Tapu Kaydı Düzeltme Davası – Davacılık Sıfatı

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO: 2013/14-370
KARAR NO: 2014/43

Taraflar arasındaki “tapu kaydında isim tashihi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; …Sulh Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 04.04.2012 gün ve 2011/606 E.- 2012/150 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi’nin 24.09.2012 gün ve 2012/9604 E.-2012/10869 K. sayılı ilamı ile;

(…Davacı E…, 828 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki “N… kızı, Emel …” biçimindeki kaydın “N… kızı, Emine …” olarak düzeltilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.

Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur.

Dava, bir başkası tarafından sübjektif hakkı ihlal edilen veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir talepte bulunulan kişinin, mahkemeden hukuki koruma istemesidir (Prof.Dr.Baki Kuru-Usul Hukuku). Dava hakkı sadece hukuki yarar ile sınırlandırılabilir. Davacının, hukuki koruma isteyebilmesi için hukuki yararının bulunması, başka bir ifade ile korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir.

Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını da, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda miras bırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.

Somut olayda, davacı E…, sağ olan kardeşi Emine…’nın 828 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydıyla uyumlu hale getirilmesini istemiştir. Paylı mülkiyete tabi 828 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydındaki kimlik bilgileri düzeltilmesi istenen N… kızı Emine…’nın 26.04.1973 doğumlu reşit ve sağ olduğu dosya içerisindeki aile nüfus kayıt örneğinden anlaşıldığından, davacı E…’nın kardeşi Emine adına dava açma hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle mahkemece, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir…)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemenin, davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş; yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir.

Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Hemen belirtmelidir ki, dava hakkı, Anayasa ile teminat altına alınmıştır.

Herkes, meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle yargı mercileri (mahkemeler) önünde davacı veya davalı olarak iddia, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir(Anayasa Madde 36).

Ancak, dava hakkı hukuki yarar (menfaat) ile sınırlıdır ve mahkemenin bir davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için davacının dava açmakta hukuki yararının olması gerekir.

Dava takip yetkisi ise, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Davayı takip yetkisi dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebilir ve mahkemece de nazara alınır. Kural olarak, taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin davayı takip yetkisi de vardır. Ancak, bazı hallerde gerçek veya tüzel kişilerin taraf ehliyeti ve dava ehliyeti olsa da davayı takip yetkisi olmayabilir (Örn. müflisin durumu).

Bir subjektif hakkı, dava etme yetkisi(dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. Bir davada, davacı ya da davalı sıfatına sahip olunup olunmadığı hususu gerçekte dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Sıfatın usul hukuku bakımından önemi ise, mahkemenin o dava konusu hakkında inceleme yapıp, karar verebilmesine etkisi noktasındadır.

Tapuda kayıt düzeltilmesi (tashihi) davasına gelince;

Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında, mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur.

Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Düzeltme” başlıklı 1027.maddesinde:

“İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir.

Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir.

Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca resen düzeltir.”

hükmü yer almakta; bu hüküm tapu kaydının düzeltilmesi (tashihi) davalarının yasal dayanağını teşkil etmektedir.

Maddede “ilgililer” tabiri kullanılmış olup; dava açabileceklerin kimler olduğu konusunda bir sınırlama getirilmemiştir.

Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, kural olarak tapu maliki ile mirasçıları açabilir.

Bunun yanı sıra, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640/4.maddesinin “… mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır…” hükmü ile yine Aynı Kanunun 702/4.maddesinin “…ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır…” hükmünde terekenin lehine olan durumlarda ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden, elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de tek başına, tapuda miras bırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilir.

Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını açabilecekler bununla sınırlı değildir.

Tapu kaydındaki eksiklik ya da yanlışlık bir başka dava sırasında saptanıp da bu eksikliğin giderilmesi için taraflara yetki verildiğinde, yetki verilen kişi kaydın düzeltilmesi için dava açma olanağına sahiptir.

Diğer bir anlatımla tapuyu doğrudan ilgilendiren davalarda tapu kaydındaki yanlışlıkların giderilmesi yeni bir hüküm tesisini gerektiriyorsa, mahkemece re’sen ya da ilgilinin talebi üzerine yetki verilerek dava açılması sağlanır.

Bir başka mahkemede yapılan yargılama sırasında “tapu kayıt malikinin kimliğinin tespiti”nin açıklanan şekilde bir ön sorun oluşturduğu hallerde de, o mahkeme; davanın görülebilmesi için öncelikle, tapuda kayıt düzeltilmesini sağlamak üzere ve konudaki hukuki yararın varlığını kabulle, o davadaki davacıya tapuda kayıt düzeltilmesi davası açmak ve yürütmek konusunda “yetki belgesi” düzenleyebilir. İşte bu halde de, dava açma konusunda “yetki belgesi” ile yetkilendirilen kişi ya da idare de tapuda kayıt düzeltilmesi davası açabilir.

Böyle bir durumda mahkemece, elindeki davanın yürütülebilmesi için görülen lüzum üzerine ve hukuki yararın varlığını kabulle düzenlenen yetki belgesi, lehine düzenlenen tarafa davayı takip yetkisi verir ve davada taraf olma sıfatı kazandırır.

Burada artık davanın açıldığı mahkemenin, eldeki davanın yetki belgesi kapsamında açılıp açılmadığını incelemek dışında, bir başka mahkemece o yetki belgesinin düzenlenmesine dayanak alınan hukuki yararı ve bu hukuki yarara dayanarak yetkilendirilen kişiye verdiği davacılık sıfatını tartışması olanaklı değildir(HGK’nun 25.04.2012 gün ve 2012/14-120 E., 2012/322 K sayılı ilamı).

Somut olayda; davacı, …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/512 E sayılı dosyasında 828 parsel sayılı taşınmazda pay sahibi olan Emel …(K…)’nın isminin nüfus kayıtları doğrultusunda düzeltilmesi için yetki aldığını belirterek, 828 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının düzeltilmesini talep ve dava etmiştir. Yerel mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere, dava, …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/512 E. sayılı dosyasında alınmış yetkiye istinaden açılmış olup, 29.12.2011 tarihli yetki belgesi dosyaya ibraz edilmiş bulunduğundan, Özel Daire’nin davacının aktif dava ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğine yönelik bozma ilamının maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, yerel mahkemenin direnmesi yerindedir.

Ne var ki, Özel Daire işin esasını incelememiş bulunduğundan, işin esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daire’ye gönderilmesi gerekir.

S O N U Ç : Açıklanan gerekçeyle direnme uygun bulunduğundan temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 14.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.